GERÇEK PIERRE’İ TANIMAK MI İSTİYORSUNUZ?

Aşağıda okuyacağınız yazı Pierre Gasly tarafından The Players Tribune sitesi için yazılmış ve 22 Mart 2021’de yayımlanmıştır. Orijinal metne ulaşabileceğiniz link, çevirinin sonunda mevcuttur.

Bildiğinizi sandığınız, duyduğunuz ve okuduğunuz şeyler var.

Tabii bir de doğrular var.

Gerçek, inkâr edilemez doğrular.

Söz veriyorum, bu hikayede size sadece doğruları anlatacağım.

Uzun zamandır içimde tuttuğum çok şey var. Onları birlikte gün yüzüne çıkaracağız. Ancak beni tanımanız, gerçekten kim olduğumu anlamanız için hayatımın sonsuza dek değiştiği ve bir anlamda da eski hayatımın bittiği günü size anlatmalıyım.

31 Ağustos 2019.

Belçika Grand Prix’sinin cumartesi günüydü. Sıralama günü. Deli gibi zorlama günü. Eğlence günü. Spa, dünyada yarışmayı en sevdiğim pistti. Burası kesinlikle güzel bir pist. Bir kelimeyle tarif etmem gerekirse: eşsiz. Yarış hafta sonlarında programım dopdoludur. Halkla ilişkiler danışmanım Jenny, her yere zamanında yetişmem için programımın her dakikasını önceden planlar. O gün, sıralamadan hemen sonra birkaç taraftarla fotoğraf çektirdim ve takım toplantısına yetişmem için yaklaşık beş dakikam vardı.

Formula 2’deki cumartesi yarışlarının start’larını kaçırmamaya çalışırım. Beş kırmızı ışığın söndüğü anı seviyorum. Tabii bir gözüm her zaman en iyi arkadaşlarımdan biri olan Anthoine Hubert’in üzerindedir.

O gün Jenny’yle garaja geri dönerken, ona F2 yarışının ilk birkaç turunu izlemek için biraz beklememiz mümkün mü diye sordum. Bir televizyonun altında durarak, kafamızı yukarı kaldırmış vaziyette arabaların çizgiden uçarak geçişini izliyorduk. İkinci turun başlarında kameraya yansıyan toz duman, Eau Rouge’un tepesinde büyük bir kaza olduğuna işaret ediyordu. Durumun ciddi olduğunu hemen idrak etmiştim. Aslında içimden bir ses böyle söylüyordu. Her yerde araba parçaları vardı ve orada bu arabaların 250 km/s’nin üzerinde gideceğini biliyordum. Bu hızda bir şeyler ters giderse, gerçek manada ters gider. Kazaya kimin karıştığını söylemek gerçekten zordu. Jenny ve ben kazaya dair herhangi bir bilgi alamadan takım toplantısına gitmek zorunda kaldık.

Yürürken, yarışın durdurulduğunu simgeleyen kırmızı bayrakların sallandığını gördüm. Birinin ciddi şekilde yaralandığını ve yılın geri kalanında yarışamayabileceğini düşündüğümü hatırlıyorum. İçime doğmuştu, bir şeylerin ters gittiğini hissedebiliyordum.

Bu yüzden, takım yöneticimizden kimin kazaya karıştığını duyar duymaz bana haber vermesini istedim. Toplantı başladığında vites oranlarına, fren noktalarına ve stratejiye odaklanmaya çalıştım ancak beynim hiçbir şeyi almıyordu. Aklım kazadaydı. İşte o an yöneticimiz araya girdi.

“Pekala, gelen haberlere göre kazaya karışanlar Hubert ve Correa. Şu anda başka hiçbir şey bilmiyoruz.”

Hubert?

Olamaz!

Olamaz!

Pierre Gasly

O, turuncu kaskın içindeki çocuktu. Fransa’daki en hızlı çocuk. 2005’te karting’e başladığımda, Anthoine Hubert parmakla gösterilirdi. Sadece sekiz yaşındaydı (benden 8-9 ay daha küçüktü) ama her çocukta olmayan bir şeye sahipti: hız. Turuncu kaskı pistte gördüğümde yarışın çetin geçeceğini bilirdim. O yıl ulusal kupayı kazandı, onu tanıyordum ama gerçekte nasıl biri olduğunu 13 yaşımda öğrendim.

2009’da Fransa Otomobil Sporları Federasyonu, yoğun şekilde karting yaptıklarından dolayı derslerini takip edemeyen çocuklar için Le Mans’da bir eğitim programı başlatmıştı. Program gereği kampüsteki yurtta kalmalıydım. Yarışçı olma hayalini kovalamak için evden ayrılmak küçük bir çocuk için oldukça büyük bir adanmışlıktı. Yani anlayacağınız tüm hayatım boyunca Formula 1 pilotu olmak için yanıp tutuştum. 2000’li yılların başında Michael Schumacher’in Ferrari’siyle tüm Formula 1’i dize getirişini izlediğimde yapmak istediğim şeyin bu olduğunu fark ettim. Ya hep ya hiç kafasında biriyim. Bunu bilmeniz gerektiğini düşünüyorum. Bir şeyi ya yüzde yüzümle yaparım ya da hiç yapmam.

Yani 13 yaşındayken, hayalini kurduğum hayatı yaşamak istiyorsam Rouen’daki evimi terk etmem gerektiğini biliyordum.

Koca Fransa’da buna cesaret eden sadece 2 çocuk vardı.

Onlardan biri turuncu kaskın içindeki çocuktu.

Anthoine kararlı biriydi. Çok zekiydi ve zamanının çoğunu ders çalışarak geçirirdi, bu da onun hayatını kolaylaştırıyordu. Küçükken bile belli prensipleri vardı, ondan öz disiplin ile alakalı çok şey öğrendim. Programdaki ilk birkaç yılın ardından zamanımızın çoğunu birlikte geçirmeye başladık. Daha iyi olmak için birbirimizi zorlardık.

Pierre Gasly

Hatırlıyorum da spor salonundayken birimiz diğerine bakıp “Yoruldun mu?” diye sorardı.

“Yoo. Sen?”

“Yoo”

Kesinlikle ikimiz de yorgunduk. Tükenmiştik. Fakat birbirimizin enerjisinden besleniyorduk. Böyle insanlardık.

Okul şu eski, karanlık şatolardandı,kışın sürekli sıcak suyumuz biterdi. Banyolarımız ortak olduğundan oradaki çocuklarla sabahları kimin önce duş alacağı konusunda tartışırdık. Okuldaki diğer öğrencilerin çoğu yatılı değildi; sürekli neden orada olduğumuzu ve hafta sonları nereye gittiğimizi sorarlardı.

Anthoine ile hep aynı cevabı verirdik.

“Bir gün F1 pilotu olacağım.”

Herkes gözlerini devirirdi.

Herkesin yarışmayı ve hayal kurmayı sevdiği karting’de bile kimse bize inanmıyordu. Fransız çocukların motor sporlarında başarılı olamayacağı yönünde bir algı vardı. Sanki sporla ilgili fikri olan herkesin, her adımda bize hedefimize ulaşamayacağımızı hatırlatması gerekiyordu.

“F1’de sadece 20 koltuk var, sizin gibi iki çocuk nasıl oraya girebilir ki? “

“Gerekli yeteneğe sahip değilsiniz.”

“Bunun imkanı yok.”

Geriye dönüp bakınca, sanki insanlar başarısız olmamızı istiyorlarmış gibi geliyor.

Onların şüpheleri bizim inancımızla birleşince birbirimize kenetlendik. Bulunduğumuz noktaya gelmek için ailelerimizle birlikte ne tür fedakarlıklar yaptığımızın farkındaydık.

Dürüst olmam gerekirse içten içe ikimiz de başaramayacağımızı düşünüyorduk. Gerçekten de olasılıklar bizim lehimize değildi. Yeteneğimiz vardı,tutkumuz vardı ancak F1’de bir koltuk kapmamıza yardımcı olacak sonsuz maddi desteğimiz veya benzer kaynaklarımız yoktu. Aynı hayali kurmamız bizi bir araya getirdi. Sahip olduğumuz bu bağ, kendimizi geliştirmemize yardımcı oldu.

Pierre Gasly

Eskiden düşünürdüm: Tamam, belki ikimiz de başaramayacağız. Ama en azından her gün bunun için çabalıyoruz.

Böylelikle Fransa’daki en hızlı çocukla birlikte gelişme fırsatını yakaladım.

Zamanla, turuncu kaskın içindeki kararlı çocuk olmaktan çıkıp önce arkadaşım ve sonra da kardeşim oldu.

Spa’daki takım toplantısındayken tek düşünebildiğim arkadaşımdı.

Titremeye başladım. Ellerimi hissedemedim. Kimsenin ne dediğini duyamadım. Nefesim düzensizleşti ve ellerim o kadar terledi ki bir haber alırım umuduyla sosyal medyaya bakmak için telefonumu çıkarırken zorlandım.

Toplantının bitmesiyle beraber konuk ağırlama bölümüne koştum çünkü orada bulunan ailemin ve kız arkadaşımın bir şeyler öğrenmiş olabileceklerini biliyordum. Merdivenlerden indiğimde hepsinin hüngür hüngür ağladığını gördüm. Hepsi perişan haldeydi. Bunun ne anlama geldiğini biliyordum: Arkadaşım ölmüştü.

Buna hazırlıklı değildim. Dürüst olmak gerekirse, en kötü senaryoda bile Anthoine’ın komada falan olabileceğini düşünüyordum. Ama ölüm? Ölüm? Buna hiç ihtimal vermemiştim. Biliyorsunuz, Jules Bianchi 2015’teki bir kazada öldüğünde uzun zaman sonra ilk kez bizim kuşağımızdan bir yarışçı herhangi bir seride ölmüştü. 40 ya da 50 yıl önce bunlar olağandı, ama şimdi? Hayır! Hayır!

Mahvolmuştum. Göz yaşlarım tükenene kadar ağladım. Hayatımda hiç bu kadar kötü hissetmemiştim. Hiç.

O gece uyumak için gözlerimi kapattığımda arkadaşımı düşündüm.

Merdivenlerden indiğimde hepsinin hüngür hüngür ağladığını gördüm. Hepsi perişan haldeydi.

– Pierre Gasly

Her olasılığı hesaplardı. Asla aptalca riskler almazdı. Nasıl olmuştu da bu onun başına gelmişti? Neden? Bizi terk etmemesi gerekiyordu. Yapacak çok şeyi vardı. Hedefine doğru emin adımlarla ilerliyordu. Bir gün F1’de olacağına gerçekten inanıyordum çünkü ne kadar sıkı çalıştığını biliyordum. Hayatım boyunca buna şahitlik etmiştim. Ben yapabiliyorsam, o da yapabilirdi. Hedefine doğru emin adımlarla ilerliyordu.

Spa’daki yarıştan bir ay evvel yani F1 yaz arasına girmeden hemen önce Macaristan Grand Prix’si için Budapeşte’deydik. Pazar günü bir grup arkadaş akşam yemeğine çıkmıştık ve şehirde harika bir akşam geçirmiştik. O akşam Anthoine ile çokça muhabbet ettik. Sıradan bir geceydi. Arkadaşlarımızla bunun gibi binlerce gece geçireceğiz diye düşünüyorduk. Şimdi, Anthoine ile o günküne benzer birkaç saat geçirmek için her şeyi veririm.

O gece, pazar günkü yarıştan sonra Spa’da buluşmak üzere sözleştik ve vedalaşırken sadece iyi tatiller diledik.

Elbette, bunun birlikte yediğimiz son akşam yemeği olduğunu ve birkaç gün içinde ona tekrar ihtiyacım olacağını bilmiyordum.

Pierre Gasly

2019 sezonuna Red Bull ile başladım. 2017’de Toro Rosso ile F1’e girmiştim ancak Red Bull en iyi takımlardan biriydi ve ilk defa en iyi arabalardan birinde neler yapabileceğimi herkese gösterme şansını bulmuştum. Bir şekilde bunu yapabilirsem, benden ve Anthoine’dan şüphe duyan herkese bir mesaj gönderebilecektim. Onun başarısı benim için çok anlam ifade ediyordu ve benim başarımın da onun için öyle olduğunu biliyordum.

2018’de Toro Rosso ile gerçekten güzel geçen bir yılın ardından, Helmut Marko beni Red Bull’da görmek istediklerini haber vermek için aradı. Red Bull, Sebastian Vettel ile birçok şampiyonluk kazanmıştı ve Vettel bana ilham kaynağı olmuştu. Çocukken onun gibi olmak istiyordum. Yani bir rüyayı gerçekleştirmek üzereydim ve çok heyecanlıydım. Keşke size olayların tam olarak tahmin ettiğim ve düşlediğim gibi geliştiğini söyleyebilseydim ama öyle olmadı. Alakası yoktu.

İlk hatamı yaptığım andan itibaren oradaki insanların yavaş yavaş bana sırtını dönmeye başladığını hissettim. Kış testlerinde bir kaza yapmıştım ve sezonun geri kalanında da işler iyiye gitmemişti. Devamında Red Bull ile çıktığım ilk iki yarış problemli geçti ve medya beni kılıçtan geçirdi. Basına söylediğim her şey kötü performansımın bir bahanesiymiş gibi lanse edildi ve kimse beni desteklemedi. Araba mükemmel değildi ve her hafta gelişmek ve öğrenmek için elimden gelenin en iyisini yapıyordum, ama işte … Neyse bu konuda tek söyleyebileceğim şu: Red Bull’da zor bir dönem geçirdim çünkü gerçekten desteklendiğimi ve diğerleriyle aynı muameleyi gördüğümü hissetmiyordum. Bu benim kabul edebileceğim bir şey değildi. Takıma iyi sonuçlar getirmek için her gün kıçımı yırtıyordum ama başarılı olmak için ihtiyacım olan tüm imkanlar bana sunulmuyordu. Çözümler sunmaya çalışıyordum ama ya beni duymuyorlardı ya da fikirlerimi dikkate almaları haftalar sürüyordu.

Sebep ne olursa olsun orada benimsenmeyecektim, bu birliktelik yürümeyecekti.

Medyada tartışma başlatacak bir insan değilim. Red Bull’dakilere bana verdikleri şans ve kariyerim boyunca yaptıkları için gerçekten minnettarım. Harbiden. Ama gerçekleri söylemeyecek de değilim.

Bütün olay bu. Tüm gerçekliğiyle.

Budapeşte’de Anthoine ile vedalaştıktan sonra tatile çıktım. Ama ayrılmadan önce takım patronumuz Christian Horner’ı aradım. Ona, yarış hafta sonlarında daha iyi olmak için neler yapabileceğimi ve garajın benim tarafımda nelerin gelişebileceğine daha yakından bakıp bakamayacağını sordum. Christian elinden geleni yapacağını söyledi. O kadar.

Gelişmek istedim. İşlerin iyiye gitmesini istedim.

Ancak İspanya’da tatildeyken Helmut Marko beni aradı ve şöyle dedi: “Seni Toro Rosso’ya geri göndereceğiz, Alex Albon ile yer değiştireceksiniz. Bu seninle yollarımızı tamamen ayırdığımız anlamına gelmiyor ancak medyadaki tüm gürültünün ardından bunun en iyisi olduğunu düşünüyoruz.”

Burada işler böyle yürüyor. Burası F1.

Pierre Gasly

Ne yalan söyleyeyim. Üzüldüm. Zordu. Dünya şampiyonu olmak istiyorum. Kim bilir bana şampiyonluk kazandırabilecek bir arabaya ne zaman döneceğim? Bu sporda, geriye doğru atılmış bir adım ile baş etmek oldukça zor.

Birkaç gün sonra haberler çıkmaya başladığında Anthoine’dan bir mesaj aldım.

“Onların yanıldığını kanıtla. Güçlü ol kardeşim. Üst düzey takımlardan birinde yarışmayı hak ettiğini göstereceksin ve onların yanıldığını kanıtlayacaksın.”

Ve üzüntüm yarışma tutkumu besledi.

Sezonda daha koşulacak dokuz yarış olduğunu biliyordum.

Dokuz kez onlara hata yaptıklarını gösterme şansı.

Dokuz kez yanıldıklarını kanıtlama şansı.

Toro Rosso ile 2019 Spa’da, hayatımda ilk kez yeni bir sayfa açıyormuş gibi hissettim. Her zaman gelişmeye devam edeceğimi ve sonunda dünya şampiyonu olacağımı düşünüyordum. Toro Rosso ile gridin ortalarına gerilediğimde hatalarımdan ders çıkarmaya başladığımı hissettim. F1 dünyasına bir şeyler kanıtlamak istiyorsam daha olgun olmalıydım.

Ama sonra o cumartesi günü yaşandı ve dünyam altüst oldu. Arkadaşımı, kardeşimi kaybettim. Bu hayatı yaşamanın nasıl bir şey olduğunu gerçekten anlayan bir avuç insandan birini kaybettim. Anthoine ile birçok zorluğun üstesinden geldik. Bu yolu, bu macerayı paylaşmıştık.  O aramızdan ayrıldığında benim de bir parçam onunla gitti.

Ertesi gün, padoka korkunç bir atmosfer hakimdi. Anthoine birçok insanın hayatına dokunmuştu ve bu yüzden herkesin yüzünden düşen bin parçaydı. Her şey yerle bir olmuştu. Yarıştan önce bir süre saygı duruşunda bulunduk, Anthoine’ın ailesinden birkaç kişi de oradaydı. Bir anda hayata bakış açım değişti.  Birazdan koşulacak yarışı düşündüm. Hayat bundan ibaret değil. Bu sadece hayatımızın bir parçası ama her şey demek değil.

Ama Anthoine’ın izlediğini de hissediyordum. Burada olsaydı eminim bana odaklanmamı ve her şeyimi vermemi söylerdi.

Anthoine ile birçok zorluğun üstesinden geldik. Bu yolu, bu macerayı paylaşmıştık.  O aramızdan ayrıldığında benim de bir parçam onunla gitti.

– PIerre Gasly

Arabaya bindiğimde, onu bir kez daha düşündüm. Daha sonra gözlerimi kapattım, derin bir nefes aldım ve kaskımın vizörünü indirdim. O andan itibaren sadece işime odaklanmıştım.

Bir sonraki yıl, vizürümü hiç kaldırmadım.

Bir tünelin içindeymiş gibi yoluma devam ettim.

Bir hayalin peşinden koştum.

Bir yıl sonra yani 2020’de yarış için tekrar Belçika’ya gittim.

Daha önce de dediğim gibi Spa, dünyada en sevdiğim yerlerden biriydi. Yarışa her zaman çok mutlu gelirdim, piste çıkacağım için çok heyecanlanırdım. Ama o hafta sadece Anthoine’ı düşünebildim. Başka herhangi bir şeyi değil. Hala çok üzgündüm.

Pistteki aksiyon başlamadan önce, Eau Rouge’a kazanın yaşandığı yere gittim. Orası motor sporlarıyla özdeşleşmiş en güzel yerlerden biridir. Tepeden aşağıya baktığınızda, padoğu, ilk virajı, tribünleri ve etkinlik alanlarını görebilirsiniz. Arkanızı dönerseniz, sizi Ardenler’e götüren Kemmel Düzlüğü’nü görürsünüz. Gerçekten çok özel. Birkaç çiçekle oraya gittim. Onları yere bıraktım, arkadaşım için dua ettim ve oradan ayrıldım.

Keşke bana huzur verdiğini söyleyebilseydim ama ölüm söz konusuysa huzurlu hissetmek çok zor.

Yine de o gün Anthoine’ın orada benimle olduğunu hissettim. Üzücü olay yaşandıktan sonra ilk kez, vizörümü kaldırıp önümü görebildim. Gerçek manada görmek. O gün adeta aydınlandım. Ve bir sonraki yarış olan Monza’ya bu aydınlanmanın etkileriyle geldim.

Milano’ya yeni taşınmıştım ve kariyerimde ilk kez yarış gününe evimde uyanmıştım. Pazar sabahı piste gitmeden önce mutfakta oturmuş kahve içiyordum. Anthoine’ı ve yıllar içinde nasıl birine dönüştüğümü düşünürken dank etti: Vay anasını, hayatım oldukça güzel.

O an şanslı olduğumu hissettim. Anthoine ile kurduğumuz hayalleri düşündüm. Başarmıştım, başarmıştık. Formula 1 pilotuydum. Soktuğumun bir Formula 1 pilotuydum. Beş saat içinde, İtalya Grand Prix’sinin başlaması için beş kırmızı ışığın sönüşünü bekliyor olacaktım.

Yarışa 10. sıradan başladım. Garip bir gündü, birçok pilot çeşitli sorunlar yaşıyordu. AlphaTauri Honda aracımız gerçekten sorunsuzdu ve diğerleri çevremizde problemlerle boğuşurken biz işimize baktık, sadece hızlı gitmeye odaklandık. Lewis, 29. turda dur-kalk cezasını çekmek için pite daldığında liderliği ele geçirdim ve üç yıl sonra ilk kez birinin arkasında değildim. Tüm F1 kariyerim boyunca hep birilerinin arkasındaydım ve sürekli önümdekini kovalamak zorunda kaldım. Ama o an sadece ben vardım. Ben, araba ve pist. Her turda, son turumu atıyormuşum gibi sürdüm. Harbiden öyle turluyordum.

Sanki o gün Monza’da biri beni izliyordu.

O an şanslı olduğumu hissettim. Anthoine ile kurduğumuz hayalleri düşündüm. Başarmıştım, başarmıştık.

– PIerre Gasly

Bugün benim günüm diye düşünmeye devam ettim. Bugün BENİM günüm. Bunun elimden alınmasına razı olamazdım. Mümkün değildi.

Bu benim günümdü.

Bizim günümüzdü.

F1’de bir yarışı kazanmak için çoğu şeyin bir araya gelmesi gerekir. Damalı bayrağın altından geçtiğimde sadece takımımı ve ailemi düşündüm. Tüm emekleri ve fedakarlıkları için onlara minnettarım. Damalı bayrağın altından tek başıma geçmiştim ama hepsi yanımdaydı. O pite dönüş turu… Keşke o hissi tekrar tekrar yaşayabilsem. Bu dünyadaki en iyi histi. En iyi.

Tabii ki pandemiden dolayı tutkulu Tifosiler orada değildi ancak podyum seremonisi yine de inanılmazdı.

En üst basamakta durmak, tüm mesele bu değil mi?

Fransız milli marşını duyduğumda tüylerim diken diken oldu. Kendi kendime, sadece ilk galibiyetini aldın dedim.

Pierre Gasly

Seremoni bittiğinde oradan ayrılamadım. Podyuma zincirlenmiş gibi hissettim. Orada tek başıma durmak iyi geldi. Yolculukta bazen yalnız başımızayızdır. Orada tek başıma dururken, böyle bir anı mümkün kılmak için AlphaTauri’de perde arkasında çalışan mekanikerleri, mühendisleri, erkek ve kadın herkesi düşündüm.

Sonra o turuncu kaskın içindeki çocuğu düşündüm.

Onu orada hissettim. İzlediğini biliyordum.

Onun hayalleri benim hayallerimdi. Benim hayallerim onun hayalleriydi ve o an bizim anımızdı.

Anthoine bana çok şey öğretti. Onu düşünmeden geçen bir yarış günüm olmuyor. Onun bu sene gridde yer almasını her şeyden çok isterdim ama onun vefatı beni hayatı farklı bir şekilde bakmaya itti. Her günümün İtalya’daki podyum gibi olmayacağını biliyorum. O anı, ilk ve son yarış galibiyetimi almışım gibi kutladım çünkü hepimiz hayatlarımızı böyle yaşamalıyız.

Hedefe kilitlenmek elbette iyidir ama dostlar, ara sıra vizörünüzü kaldırın ve etrafınıza bakın. Sahip olduklarınızın keyfini çıkarın. Hayatınızdaki insanlara değer verin.

Sahip olduğum hayat açısından çok şanslıyım.

Anthoine Hubert’i tanıdığım için çok şanslıyım.

Onun hayalleri ve hırsları gittiğim her yerde benimle birlikte olacak.

Seni seviyorum, dostum.

-Pierre

Yazının orijinal metni için tıklayınız.

Plase

Total
0
Shares
Önceki Yazı

Dövüşmek İçin Doğmak: Milyonluk Bebek

Sonraki Yazı
İlhan Pulat

İlhan Palut: Katalizör

Bunlar da ilgini çekebilir